Genetik Uzmanı Prof. Dr. Erol Baysal, ülkede ve dünyada genç ölümlerin arttığını ve ölümlerin sebebini aşıya bağlayanlar olduğunu ifade ederek, yazılı açıklama yaptı. “Kimimiz 3 mRNA olmuşuz, kimimiz karışık 5 aşı olmuşuz, kimimiz de korku ve şüphelerden dolayı 2 aşıyla, hatta aşısız, günü kurtarmışız. Rivayete göre genç ölümlerin sebebi aşılardan mütevellit pıhtılaşma…” diyen Baysal, mRNA aşılarının uzun vadedeki yan etkilerinin hâlâ cevaplanmadığını ve çalışmaların sürdüğünü vurguladı.
KKTC Cumhurbaşkanlığı Bilim ve Sağlık Komitesi Üyesi, Genetik Uzmanı Prof. Dr. Erol Baysal, Koronavirüs pandemisinin ardından ülkede ve dünyada genç ve ‘ani’ ölümlerin artması dolayısıyla, ölümlerin sebebinin aşılara bağlandığını belirtti, konuyla ilgili yazılı açıklama yaptı.
KKTC’de son zamanlarda beklenmeyen genç ölümlerin kaygı ve endişe yarattığını söyleyen Genetik Uzmanı Prof. Dr. Erol Baysal, bu durumun tüm dünyada da yaşandığına dikkat çekti. Hayatını kaybedenlerin çocuğunluğunun genç erkek olduğuna da değinen Genetik Uzmanı Prof. Dr. Erol Baysal, “Durumun vahameti bir çoğumuzu hâlâ düşündürmektedir. Pandemi bitmiş olabilir ancak aşıların pandemi sonrası yan etkileri hâlâ konuşulmaktadır. Genç ölümlerin nedenini aşılara bağlayanların sayıları da oldukça kabarıktır. Kimimiz 3 mRNA olmuşuz, kimimiz karışık 5 aşı olmuşuz, kimimiz de korku ve şüphelerden dolayı 2 aşıyla, hatta aşısız, günü kurtarmışız. Rivayete göre genç ölümlerin sebebi aşılardan mütevellit pıhtılaşma…” ifadelerini kullandı.
Ani ölümlerde yaşanan artışlar ile ilgili sağlık çalışanlarından mesaj aldığını kaydeden Prof. Dr. Erol Baysal, “En son araştırmaları ve dünya konjonktüründe bu alanda olan bitenleri sordular. Konunun önemli olduğunu düşünerek bugün buradan konuyla yakından uzaktan ilgilenen herkese seslenmek istedim” dedi.
Genç ölümlerin sebeplerini sıralayan Prof. Dr. Erol Baysal, açıklamasını şu şekilde sürdürdü:
“Ben de bir süredir benzer literatür çalışması yapmakta ve konuyu derinlemesine incelemekteyim. Güncel literatürü tarayarak aşağıdaki sonuçlara varmış bulunuyorum. Bunları da buradan konuya ilgi duyan herkesle paylaşmak istiyorum.
Bildiğiniz üzere mRNA aşıları, Koronavirüs gibi hastalıklara karşı koruma sağlamak amacıyla geliştirilen yeni nesil mRNA aşılarıdır. Bugüne kadar mRNA aşıları hakkında klinik deneyimlerin çoğu Koronavirüs aşıları üzerine odaklanmıştır. mRNA aşılarının uzun vadeli yan etkilerini tam olarak değerlendirebilmek için daha fazla zaman ve araştırmaya gerek vardır çünkü mrna aşıları Koronavirüs pandemisinin erken dönemlerinde geliştirilmiştir.
Bununla birlikte, mRNA aşılarının temel çalışma prensipleri ve bileşenleri üzerinde yıllardır yapılan araştırmalar, bu aşıların güvenilirliği konusunda güçlü bir temel oluşturmuştur.
ABD’de aşıyla ilişkili kalp sorunlarının teşhisini takip eden yıllarda, ortaya çıkabilecek herhangi bir olumsuz sağlık durumunu inceleyen ilk araştırma projesi şu anda hâlâ devam etmektedir. MODERNA, en sonuncusu geçen Eylül ayında olmak üzere iki deneme çalışması (clinical trial) başlatmıştır. PFIZER, 21 yaşın altındaki 500 kadar genç ve genç yetişkini içerecek denemelerinden en az birinin önümüzdeki aylar içinde başlayacağını duyurmuştur. Yani her şey şu anda araştırma aşamasındadır.
ABD’de FDA (Gıda ve İlaç Yönetimi) mRNA Koronavirüs aşılarının onayının bir parçası olarak, ilâç üreticilerinin miyokarditin potansiyel uzun vadeli etkilerini değerlendiren birkaç çalışma yürütmesini şart koşmuştur. Araştırmadan elde edilen erken bulgular, önümüzdeki yılın başında yayınlanacaktır.
Miyokardit, Koronavirüs aşıları da dahil olmak üzere bazı aşıların potansiyel bir yan etkisidir. Özellikle genç erkeklerde aşıdan sonra nadir görülen bir yan etki olarak gözlemlenmiştir. Bununla birlikte, aşıyla ilişkili miyokardit oluşumunun, aşılanan toplam insan sayısına kıyasla son derece nadir olduğunu ve aşının Koronavirüsten kaynaklanan ciddi hastalıkları önlemedeki yararlarının genellikle potansiyel risklerden daha ağır bastığını vurgulamak gerekir. Herhangi bir potansiyel bağlantıyı daha iyi anlamak ve aşı güvenliğini sağlamak için izlemeler ve araştırmalar devam etmektedir.
FDA onay mektuplarına göre, denemelerden bazıları hastalığı geçirenleri beş yıla kadar takip edecektir. Çalışmalar, semptomlara neden olmayan miyokardit ve subklinik miyokardit için izlenecek. İşte bu da bir çoğumuzun sorduğu sorunun öznesini cevaplandıracak gibi duruyor; ‘gençler niye ansızın kalp yetmezliğinden ölüyorlar?’
FDA, devam etmekte oldukları için Pfizer ve Moderna’nın çalışmaları hakkında yorum yapmamaktadır, ancak önemli bir ABD araştırma yetkilisi, aşının ardından miyokardit olma şansının “çok düşük” olduğunu açıklamıştır. ayrıca geçen ay florida sağlık otoritesi başkanı “aşıların kalple ilgili ölümlere yol açmadığını ve mrna aşılarının ardından, aşı olmayan kişilere kıyasla ölüm riskinin arttığına dair bir kanıt yoktur” şeklindeki ifadeleri de ölüm sebebinin aşılar olmadığı yönündedir.
Yetkili devam ederek “aslında, iyi yürütülen, uzman bilirkişilerin değerlendirmesinden geçmiş, yayınlanmış çalışmalardan elde edilen kanıtlar, neredeyse her yaş grubu için aşılanmamış bireylerde ölüm riskinin çok daha yüksek olduğunu göstermektedir.”
Değerli sağlık çalışanları ve sevgili kardeşlerim, mRNA aşılarının uzun vadedeki yan etkilerinin hâlâ cevaplanmadığını ve bu araştırmaların hızla devam ettiğini gözlemlemekteyiz. Bugün itibariyle elimizde doyurucu bir veri tabanı maalesef yoktur. Önümüzdeki süreçte bu boşluğun güven içinde doldurulacağını ümit ediyoruz.”